Sonuç olarak, kaliteli bir kahve için çekirdeğin kökeni, kavurma şekli ve demleme tekniği bir bütün olarak düşünülmelidir. Bu faktörlerin her biri, bardağınıza ulaşan kahvenin tadını ve kalitesini doğrudan etkiler. Gerçek bir kahve deneyimi, detaylara gösterilen özenle başlar.
Kaliteli bir kahvenin sırrı, öncelikle kullanılan kahve çekirdeğinin kalitesinde saklıdır. Kahve çekirdeği, tıpkı üzüm gibi, yetiştiği bölgenin iklimine, rakımına ve toprak yapısına göre farklı aromalar kazanır. En iyi kahve çekirdekleri genellikle yüksek rakımlarda, gölgede yetişen Arabica türüdür. Bu çekirdekler, yavaş olgunlaştıkları için daha zengin tat profiline sahip olur. Hasat zamanı, çekirdeklerin olgunluk seviyesine göre elle toplanması da kalitenin korunmasında önemli bir etkendir.
Kahvenin kalitesi, sadece çekirdeğiyle sınırlı kalmaz; doğru kavurma ve uygun demleme yöntemi de lezzeti belirler. Kavurma işlemi, çekirdekteki aroma bileşenlerini ortaya çıkarır. Demleme yöntemine gelince, V60, Chemex ya da French press gibi yöntemler, kahvenin karakterine göre seçilmelidir. Su sıcaklığı genellikle 90-96°C arasında olmalı, kullanılan su da temiz ve yumuşak olmalıdır. Doğru oranlarda kahve ve su kullanmak, çekirdeğin doğasında var olan aromaların dengeli şekilde ortaya çıkmasını sağlar.
En büyük ve en etkileyici deneyim, birkaç farklı kahveyi yan yana tatmaktır. Çoğu insan bunu yapmaz. Gerçek dünyada bu çok sık yapılan bir şey değildir. Üçüncü dalga kahvecilik, kahveyi takdir etmeye dayanır. Tıpkı şarap ya da müzik takdiri gibi; bu, bir tür uzmanlık ve kendini bu konuda eğitmenin deneyime gerçekten değer kattığı fikridir.
Nick Cho



Comments are closed